Depresyonda en önemli belirti önceden severek ve istenilerek yapılan islevlerin keyif vermemesidir. Ayrıca ilgi yitimi, yorgunluk, uyku miktarında artma, iştahta artma ve durgunluk oluşur. Depresyon; çevresel, hormonal, genetik, fiziksel hastalıklara ve bazı ilaçlara cevap olarak da ortaya çıkabilir. Mevsim dönüşlerinde daha fazla yaşanan depresyonun 6 aydan fazla sürmesinin kronikleşen bir depresyona gittiğini ve tedavi edilmesinin çok önemli olduğunu açıklayan Psikiyatrist Dr. Zeynep Pınar, “Depresif depresyon 3-6 ay kadar sürebilir. 6 aydan uzun sürmesi halinde kronik depresyon olarak adlandırılır. Tedavi edilmezse bu durum 2 seneye kadar sürebilir. Bu süreçte depresyonda olan kişi bol bol uyur, bol bol yemek yer ve insanlarla iletişime kapalıdır. Depresyondaki kişi bir eğlenceye götürüldüğü zaman geçici bir dönem açılır ve eğlenir. Bu sefer kişi yalancılıkla veya vurdumduymazlıkla suçlanabilir. Ama unutulmamalı burada kişi değil, hastalık yalancıdır” diye konuştu.
Yasam Krizleri Depresyona Neden Olabilir
Depresyon yaşayan kişinin yataktan çıkmak istemediğini, kendisiyle baş edemediğini, sürekli uykusunun olup, motivasyonunun olmadığını ve gerekenden fazla yemek yediğini söyleyen Dr. Pınar, “Mevsimsel depresyonun sebebi mevsimlerle ilgilidir. Mevsim dönüşümleri ile başlangıç gösterir. Tabi tüm depresyonların sebepleri gibi biyolojik, fizyolojik ve sosyal tarafları da vardır. Psikolojik durumumuza bağlıdır. Yaşamsal bir kriz dönemindeysek, gebelik, lohusalık, menepoz gibi veya emeklilik, evlilik, şehir değiştirme, iflas türünde yaşamda psikolojik yapıyı dalgalandıran dönemler vardır. Bu dönemler depresyonun çıkışını kolaylaştırır. Bedensel hastalıklar, kullanılan ilaçlar, troid hastalıkları, merkezi sinir sistemine bağlı tüm hastalıklar depresyona sebep olabilir” açıklamasını yaptı.
AİLE, EN İYİ KORUYUCU FAKTÖR
Depresyondan kişiyi koruyacak en önemli faktörün düzgün bir aile yapısı ve iyi geçirilmiş bir çocukluk olduğunu belirten Dr. Pınar, “Kişiyi depresyondan bilimsel ve biyolojik tedavilerle de korunur. Bunlar hem depresyondan çıkarır hem de depresyonun bir daha gelmesini önleyicidir. Hastalıktan korkmak değil hastalıktan korunmayı öğrenmek gereklidir. 4 kadından biri, 10 erkekten biri depresyona yakalanıyor. Erkeklerde depresyonun az görülmesinin sebebi sadece farklı biyolojik yapıları değil, onların yardım aramamaları ve hastalıklarını kolay kabul etmemeleridir” dedi. Depresyonun tedavisinde kullanılan ilaçlara yönelik bir önyargının olduğunu ve bu önyargının kırılması gerektiğini ifade eden Dr. Pınar, sözlerine şöyle devam etti: “Yeterli doz ve sürede kullanılan doktorunuzun uygun gördüğü ilaç tedavisiyle hastalık tedavi edilir. Doktorunuzun önerdiği dozda ilacı, doktorunuzun bilgisinde kullanabilirsiniz. Depresif dönem kendiliğinden iyileşse bile kişinin yaşam kalitesi bozulur, çevresindeki insanlar ondan bıkar. Kesinlikle bu çaresizliği kabul etmemek gerekir. Depresyondaki bir kişinin yakınlarına burada çok görev düşüyor. Kişiyi tedaviye götürmek için tatlı-sert “hadi bakalım gidiyoruz” diyecek birisi olmalıdır.
Anemi (Kansızlık) Nedir ?
Anemi (Kansızlık) hemoglobin miktarının yaş ve cinsiyete göre dünya sağlık örgütü tarafından kabul edilen kriterlerin altında...
Kadınlara Psikolojik Siddet
Aile içi şiddet denildiği zaman, kadının yediği dayak düşünülüyor. Oysa şiddet sadece fiziksel örselenme ile değil, sözel...